Sosyal Medya

Güncel

Abdullah Yıldız: “Sözü Eleştir Ama Söyleyene Saygı Göster!”

“Hocalarım Yetsin Artık!” başlıklı yazım için görüş beyan eden; “sessiz çoğunluğun sesi oldunuz”; “sesimizi duymakla kalmadınız, duyurdunuz” diyen kardeşlerime de ‘tartışanlara haksızlık ettiğimi’ düşünen kardeşlerime de teşekkür ediyor, hâlâ karşıtlarını suçlayanları ise anlamaya çalışıyorum.



Sosyal medyada açıkladım: “Hocalarım elbette konuÅŸmalılar ama Ä°slâm’ı yeÅŸertmekMüslümanları diriltmek için; yoksa hep baÅŸkalarını eleÅŸtirmek ve zemmetmek için deÄŸil! Görevimiz: Kur’ân ve Sünnet’e göre Hakk’ı ve Hakikati anlatmaktır; kendi meÅŸrebimizi ‘yegâne Hakikat’ olarak sunmak deÄŸil! Yanlışları Kur’ân ve Sünnete dayanarak reddetmeliyiz ama kiÅŸi veya grupları zemmedip, karşı cevaplarla kısır tartışmalarda boÄŸulmamalıyız! Müşavere, müzakere ve münazaraya evet ama münakaÅŸa ve münazaaya (çekiÅŸmeye) hayır; özellikle medya ve sosyal medyada...”

Bu arada saygıdeÄŸer Ali Rıza Demircan hocam aradı, dualar etti. Geçen haftaki yazımın kendisini duygulandırdığını söyleyip iltifatlar ve nasihatler etti. Kıymetli nasihatlerinin bir kısmını paylaşıyorum:

“Birbirimizi okuyanlarımız çok azdır; okusak da takdir etmeyiz. Çalışmalarımızı eleÅŸtiriye açmadığımız gibi eleÅŸtirilere tahammülümüz de yoktur

Eserleri ve konuÅŸmaları ile deÄŸer olduklarını kanıtlamış hocalarımız… birleÅŸebilseydik ülkemizde gerçekten yönlendirici bir ağırlık kazanabilirdik. 

Her birimizin baÅŸta Ã¼sluphataları olmak üzere eleÅŸtirilebilir eksikleri vardır, bu eksikliklerden biri de birbirimize karşı saygılı olamayışımız ve saygılı bir dil kullanamayışımızdır

Hocalarımızın katılmadığım ve asla da kabul edemeyeceğim ve savunamayacağım görüşleri vardır. Pek tabiidir ki onların da onaylayamayacakları görüşlerimiz olabilir.

Ä°slâm’ın insanlığın hayat düzeni olduÄŸu gerçeÄŸinin kabulü ÅŸartıyla görüşlerdeki bazı farklılıklar tabii görülebilir. Ancak savunulan görüşlerin niçin savunulduklarına iliÅŸkin gerekçeleri dinlenilmeden kiÅŸiler hakkında bir yargıya da varılmamalıdır. 

Ä°htilaflarımız uluslararası emperyalizmin sömürüsüne karşı olan körlüğümüzü artırmaktadır.

Görüş ayrılıklarımız birbirimize saygısızlığın sebebi olabilir mi? Birbirimizi takdir etmemize engel oluÅŸturabilir mi? Çalışmalarımızı saygılı bir dil ve dua ile karşıladıktan sonra ilmi usuller içinde eleÅŸtirmek ve yapılan eleÅŸtirileri olgunlukla karşılayıp gerekirse cevaplandırmaktan daha tabii ne olabilir? …Bir insanı tebrik ve tebcil etmek, yanlışlarını onaylamak olarak görülebilir mi? Pek tabii ki görülemez… Halkımızın özellikle yönlendirilen bir bölümü, hatalı buldukları görüşün sahibine deÄŸil de onun ilmî kiÅŸiliÄŸine saygı gösterenlerin bütününe tavır koyuyorlar. Tavır koymak haddi aÅŸan bir eylemdir. SorumluluÄŸu diÄŸer hocalara teÅŸmil etmek ise daha da büyük bir aşırılıktır. 

…Halkımızı yanılgıya düşüren de bir ölçü de bizleriz; çünkü onlar, ihtilaf ettiÄŸimiz konuları ve gerekçelerimizi bilemez. Biz de bir araya gelip görüşlerimizi olgunlaÅŸtırdıktan sonra halkımıza açıklamalı veya görüşlerimizin hatalı olma ihtimali ile doÄŸru olabileceÄŸine iÅŸaret etmeliyiz.”  

DeÄŸerli Recep Songül hocam da Ä°mam Åžafii’den harika bir aktarım yaptı: 

Yunus b. Abdul A’lâİmam Muhammed b. Ä°dris EÅŸ-Åžafiî’nin talebelerindendir… Hocası ile camide ders yaparken bir meselede ihtilaf eder ve öfkelenip dersi terk eder…
AkÅŸam Ä°mam Åžafiî (rahmetullahi aleyh) talebesi Yunus’u ziyaret edip ona ÅŸu hikmetli nasihatleri yapar:

“Ey Yunus, bizi birleÅŸtiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?! Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiÄŸin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!

Ey Yunus, hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme. Bütün kalbinle günaha öfkelen ama günahkara acı, ona merhamet göster! Ey Yunus, sözü eleÅŸtir ama sözü söyleyene saygı göster. Görevimiz hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek deÄŸil!”

Yahya b. Muaz der ki: “Mümin kardeÅŸine faydalı olamıyorsan, bari zararlı olma; onu sevindiremiyorsan, bari üzme; övmeye dilin varmıyorsa, bari yerme.”

Son söz Hatayî’nin: 

“Usul erkân bilmez nâdân elinden / usul aÄŸlar erkân aÄŸlar yol aÄŸlar.

Bülbülün figanı gonca gülünden / bülbül aÄŸlar diken aÄŸlar gül aÄŸlar.”

Rabbim! “Kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki baÄŸy (taÅŸkınlık) yüzünden ayrılığa düşenler”den (Câsiye/17) eyleme bizi. 

YENÄ° AKÄ°T

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.